Türk Nöroloji Derneğince düzenlenen “56. Ulusal Nöroloji Kongresi” 28 Kasım – 2 Aralık tarihlerinde çevrim içi olarak yapıldı.
Türk Nöroloji Derneği Lideri Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, yaptığı açıklamada, nörolojinin yalnızca bilim alanında değil hayatın pek çok alanında tesirli olarak bütün dünyada gelişmeyi sürdürdüğünü bildirdi.
Sıhhat siyasetleri oluşturulurken “Beyin sıhhati olmadan sıhhat olmaz” vurgusunun her platformda yapıldığını vurgulayan Öztürk, “Nörolojik hastalıklar, hasta ve hasta yakınları, sıhhat alanında çalışanlar için en fazla sıhhat yükü oluşturan hastalık gruplarındandır ve sıhhatle yaşanacak yılların kaybında nörolojik hastalıklar birinci sıralarda yer almaktadır. Dünya çapında küresel kayıpta yüzde 10’luk kısmı nörolojik hastalıklar oluşturmaktadır.” tabirlerini kullandı.
Kongreyi bu yıl salgın nedeniyle çevrim içi olarak gerçekleştirdiklerini belirten Öztürk, Ulusal Nöroloji Kongrelerinin her yıl toplumda yaygın olan ve nörolojik alanda değerli araştırmaların yapıldığı farklı bir hastalığı yahut hastalık kümesini öncelikle ana tema olarak belirlediğini, bu kapsamda bu yıl ana temanın, ekseriyetle genetik özellik taşıyan, teşhis ve tedavisinde zorluklar yaşanan “nörogenetik hastalıklar” olduğunu aktardı.
Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, 2018’de Türkiye’de yaklaşık 40 bin kişinin inme nedeniyle hayatını kaybettiğini belirterek, bunun neredeyse trafik kazalarından ve kanserlerden daha fazla olduğunu tabir etti.
Yılda en az 120 bin kişinin inme geçirdiğini, yaklaşık 40 bin kişinin bağımlı hale gelip rehabilitasyon almaya başladığını belirten Öztürk, inmenin, şahısların hayatına yardımsız devam edememe yanında rehabilitasyon masrafları, gelir kaybı nedeniyle uğradığı kayıplar olmak üzere doğrudan-dolaylı önemli bir mali yükü de ortaya çıkardığını kaydetti.
Kovid-19’un nörolojik sistemlere olan tesirine ait de değerlendirmede bulunan Öztürk, şöyle konuştu:
“Kovid-19 salgını sırasında bildirilen raporlar, hastalığın yalnızca teneffüs yollarını değil nörolojik sistemleri de etkilediğini ortaya koymaktadır. Bilhassa Çin’den olmak üzere çeşitli ülkelerden bildirilen çalışmalarla hastaların yaklaşık üçte birinde nörolojik bulgular rapor edilmiştir. Mevcut durumda bildirilen en yaygın belirtiler baş ağrısı, bulantı ve kusmadır. Daha önemli hadiselerde ve bilhassa de daha yaşlı ve hipertansiyon, diyabet üzere risk faktörü olan hastalarda virüsün santral hudut sistemine invazyonu, kan pıhtılaşma eğilimini artırması, inflamasyon tesiri ile nöropatiler, miyopatiler, epilepsi üzere çeşitli nörolojik tabloların yanı sıra ve yüzde 5 oranında, akut inme komplikasyonu da bildirilmektedir.”
“Nörolojik hastalıklar genetik bir temele bağlı gelişebilir”
Türk Nöroloji Derneği İdare Heyeti Üyesi Prof. Dr. Nerses Bebek de hastalıkların birçok üzere nörolojik hastalıkların da genetik bir temele bağlı gelişebileceğini söyledi.
Nörolojik hastalıklarda bazen anne ve babadan çocuklara aktarılan gen şifrelerinden tek birinin yahut her ikisinin değişime uğramasının (mutasyon) hastalığı oluşturabildiğini lisana getiren Bebek, “Ancak nörolojik hastalıkların yüzde 90’ı çevresel nedenler genetik yatkınlığa eklendiği vakit gelişir. Bir yahut daha fazla gen ile çevresel faktörlerin etkileşimini içeren karmaşık nedenlere bağlı olarak ortaya çıkarlar. Bunlar içinde migren, epilepsi, alzaymır, parkinson, huntington ve kas hastalıkları sık karşılaşılan ve iyi bilinen örneklerdir.” tabirlerini kullandı.
Nörogenetik hastalıkların hudut siteminin birçok farklı kısmını etkileyebildiğini de lisana getiren Bebek, “Kişinin olağan yaşantısı dışında gelişen her bulgu devamlılık gösteriyorsa kesinlikle doktora başvurulmalıdır. Bazen bulgular sinsi ilerleyebilir yahut doğumdan itibaren olduğu için olağan kabul edilebilir. Fakat örneğin akranları üzere koşamadığı fark edildiğinde çocuğun bir sorunu olabileceği akla getirilmelidir.” ikazında bulundu.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Yıldız Nevin Gündoğmuş
Haberler.com
