ANKARA Milliyet – Bu görüşü seslendiren ve destekleyenlerin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temellerini dinamitlemek isteyen, kurucu emanetleri kundaklamak için gün sayan hastalıklı ve hasarlı zihniyetler olduğunu belirten Bahçeli, “Bilinmelidir ki ne dinimize laf söyletiriz, ne de Cumhuriyet’in laiklik sütununu kırdırırız” dedi.
Bahçeli, birtakım bireylerin namazının kılınmayacağı tartışması için de “Camilerimizin, mescitlerimizin ve cemevlerimizin geçersiz uyuşmazlıkların ve sanal ihtilafların merkez üssü haline getirilmesi ağır bir vebaldir. Elbette böylesi bir tablonun sonu uçurum, sonucu felakettir” sözlerini kullandı.
‘Sığ ve kısır tartışma’
Bahçeli, laikliğin anayasadan çıkarılması ve kimi bireylerin cenaze namazlarının kılınmamasına ait tartışmalara yönelik yazılı açıklama yaptı. MHP önderi, Türkiye’nin on yıllar boyunca sığ ve kısır tartışmalarla meşgul edilerek, gücü ve gücünü içe dönük husus başlıklarında harcadığını kaydetti. Ulusal ve manevi kıymetler eksenine tutunan sert kutuplaşmaların vakit zaman tehlikeli boyutlara ulaşarak ulusal birlik ve dayanışma ruhuna ziyan verdiğine dikkati çeken Bahçeli, “İnanç, mezhep, etnik aidiyet, lisan ve köken tansiyonlarını taammüden kamçılayan, nihayetinde insanlarımızın gönül ve muhabbet bağlarını koparmak için gerginlikleri körükleyen fırsat düşkünleri işin özünde ateşle oynamışlardır. Bir yanda laikliği siyasi hesapları için zalimce istismar edenlerle, başka yanda barış ve kardeşlik dinimizin üniversal bildirilerini çarpıtanlar, imgede başka, gerçekte tıpkı kirli amaca kilitlenmiş bağnaz kafalardır” değerlendirmesinde bulundu.
‘Karanlık tünelden çıkmalı’
Bahçeli, Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş’ın Yargıtay Binası’nın açılışında ettiği duayla başlayan tartışmaya değinerek, “Bugünkü nazik ve hassas periyotta, Diyanet İşleri Başkanlığımızı ve laikliği eş vakitli olarak sıcak tartışmaların içine sürüklemek Türkiye’nin aleyhine kulis yapan, yıkım senaryosu hazırlayan zalim mihrakların eline koz vermektir. Türkiye karanlık bu tünelden hızla çıkmalıdır” dedi.
MHP başkanı, laikliğin Anayasa’dan çıkarılması teklifine ait de şunları kaydetti: “Laiklik dinsizlik değildir. Kavramsal çatısı dinle çatışmalı da görülmemelidir. Türkiye laik, toplumsal ve hukuk devletidir. Millet, Müslümandır. Herkesin dini inanç ve vicdan hürriyetine hürmet duymak asıldır. Bilinmelidir ki, ne dinimize laf söyletiriz, ne de Cumhuriyet’in laiklik sütununu kırdırırız. Makus niyet sahipleri sabırları sınayıp hudut ihlali yaparak milletimizin hudut uçlarıyla oynamaya kalkışmamalıdır. Hiç kimse üstüne görev olmayan bahislerde fetva makamı üzere hareket etmeye heveslenmemeli, 2023 vizyonumuzun suratını yapay gündemlerle kesmeyi de aklından geçirmemelidir.”
‘Sonucu felakettir’
Mescitlerin, mescitlerin ve cemevlerinin “sahte uyuşmazlıkların ve sanal ihtilafların merkez üssü haline getirilmesinin ağır bir vebal olduğunu” kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti:
“Onun ölüsü mescide girmemeli, bunun cenaze namazı kılınmamalı davetleri Allah’ın rahmet ve merhametiyle zıt düşmektir. Elbette böylesi bir tablonun sonu uçurum, sonucu felakettir. Din değiştirmedikten ve birtakım haller zuhur etmedikten sonra bir Müslüman’ın ölüsüne yahut dirisine nasıl yaklaşılacağı, nasıl davranılacağı muhakkaktır. Sevmediğimiz birisinin mescide sokulmasına, cenaze namazının kılınmasına itiraz etmek demek Türk ve İslam düşmanlarının oyununa gelmek demektir.”
Bahçeli, son periyotta medyada baş gösteren tasa verici kamplaşmanın devamı ve genişlemesi halinde ulusal ve manevi hayatın bir plan dahilinde yürütülen tahrik ve taciz kampanyalarının girdabına kapılmasının bedelinin vahim olacağını kaydetti.
Milliyet
