SERDAR SARIDAĞ
Hatay… Yalnızca Anadolu’nun değil, gezegenin en eski yerleşim merkezlerinden. Akdeniz’e açılan kapısıyla insanlık tarihi boyunca tüm kıtaları birleştiren yerlerden biri. Göç yollarının en değerli duraklarından olması nedeniyle, dünyanın en kozmopolit kentlerinden birisi Hatay. Yapılan hafriyatlarda, Hatay’daki medeniyetlere ilişkin olmayan eserler bulunduğunda arkeologlar “Tarihin derinliklerinde, yolu buradan geçen bir yolcunun bıraktığı miras” yorumunu yaparlarmış.
Yalnızca göç yolu üzerindeki değil kıymetli ticari yolların da kritik duraklarından birisi olarak öne çıkmış. Coğrafik pozisyonu sebebiyle Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hatay benim şahsi meselemdir” demesine neden olmuş.
Atakaş Hatayspor’un davetlisi olarak bu kadim kenti ziyarete gittiğimizde elbette işin içerisinde yalnızca futbolun olmayacağını biliyorduk. Düşünün sizi burada kim karşılasa onunla hem futbol hem gastronomi ve hem de tarihten konuşabiliyorsunuz.
Basın ve Dış İlgilerden Sorumlu Lider Yardımcısı Mustafa Özat, bizlere yalnızca Atakaş Hatayspor’un muvaffakiyetinden değil kentin tüm renklerinden bahsetti. Bitmek tükenmek bilmeyen heyecanı, beni çocukluğumdaki okul seyahatlerine götürdü. İnanın o çocukluk heyecanını çok rahat hissediyorsunuz. Nasıl olmasın! İçinde müze ve ören yerleri desen var. İdman ve röportajlar desen var! Tarihin en eski medeniyetlerini bünyesinde barındırmış bu türlü bir kentin yemek kültürü de elbette çok merak ediliyor ve beğeniliyor.
Yalnız şu çok kıymetli; tüm saydığımız pahaların iç içe olduğunu da gördük. Güya hiçbiri ön planda değil. Güya birbirlerini tamamlayan kıymetler. Tahminen de vitrine çıkan bu özelliği, kadim kentin insanlarının, kentin tüm kıymetlerini, bir tutkal üzere bir ortada tutmasından kaynaklanıyor.
Pekala nitekim bu kent çok mu hoş? Karşılığını şöyle vereyim… Buranın eski insanları, dedelerinden duyduklarını şöyle anlatırmış: “Fransız işgalinden sonra buradan ayrılan kimi Fransızların gözyaşlarını tutamadıklarını gördük…”
‘Her maç farklı bir meydan okuma’
Atakaş Hatayspor’un başarılı teknik yöneticisi Ömer Erdoğan her maçı başka bir meydan okuma olarak gördüklerinin altını çizdi, sportif manada en değerli bahsin dönemi bitirecekleri nokta olduğunu tabir etti.
atay’ın futbol tarafına bakacak olursak, Atakaş Hatayspor tahminen Üstün Lig’e çıktıktan sonra daha fazla dikkat çekmiş olabilir ancak bu muvaffakiyet bir gecede gelmiş değil. Yıllar evvel tesadüf yapıtı bir ortak arkadaşımın tanıştırdığı iş insanı Ethem Sunar, bugünleri 5 sene öncesinden söylemişti. Hatayspor’un, TFF’deki temsilciliğini de yapan Sunar’ın dediği üzere Hatayspor küçük ancak emin adımlarla geldi bugünlere.
İlhan Palut’tan sonra kadronun başına geçen Ömer Erdoğan da, Hatayspor’un bu anlayışına uyan tabirler kullandı. Hatayspor’un yeni stadındaki idmanı öncesinde sohbet ettiğimiz başarılı teknik adam, “İstanbul ekiplerindeki sabır anlayışı, buradaki üzere değil. Burada size çok daha farklı bir çalışma ortamı sunuluyor. Üstünüzde bir baskı, beklenti yok. Ancak İstanbul’da ikincilik ve üçüncülük bile başarısızlık olarak gösteriliyor” dedi.
Ömer Erdoğan, yalnızca bizlerin değil tüm futbol severlerin de merak ettiği oyuncu seçimlerini ise şöyle açıkladı:
“Tabii benim oynatmak istediğim futbol belirli. Transfer yaparken bu oyuna uygun oyuncuları tercih etmeye çalışıyoruz. Oyuncu buraya gelmeden biz oyuncuya kendi tahlillerimizi gönderiyoruz. Oyuncu geldiği vakit aslında ekibi, nasıl bir oyunla karşılayacağını, hocanın nasıl bir oyun istediğine hazırlıklı oluyor. Geldikten sonra oyuncunun performansını artırmak için ona yönelik çalışmalar yapıyoruz.”
‘Baskı oluşturmak istemem’
Tepe yarışında yer aldıklarını belirterek bu bahisteki umutlarını sorduğumuz Ömer Erdoğan bununla ilgili konuşmanın şimdi erken olduğunu aktardı: “Bizim için en değerlisi, dönemi nerede bitireceğimiz. Her haftayı yeni bir meydan okuma olarak görüyoruz. Ona nazaran hazırlıklarımızı yapıyoruz. Maçtan maça düşünüyoruz. Bu bizi nereye götürür bilemiyoruz lakin şu an bulunduğumuz nokta, çok kıymetli değil. Bir tek kıymetli tarafı, oyuncularımızın şu an yer aldığımız noktada özgüvenli ve keyifli olması. Topluluğun, herkesin bu durumdan keyif alması lakin daha değerli olan dönemi nerede bitireceğimiz. Önümüzde çok maç var. Bunla ilgili bir açıklama yaparak, hem kadromu hem de kendimi baskı altına almak istemiyorum.”
Bilgi, disiplin, irade
Futbolda teknik adamlar için yanlışsız vakitte yanlışsız yerde olmak çok kıymetli. Sistemi oturtabildiğinizde ve o kurumsal yapıya uygun teknik adamlar bulduğunuzda, hem sportif hem de idari manada gıpta edilecek duruma geliyorsunuz.
Hatayspor Onursal Lideri Dr.Lütfü Savaş, işte bu sistemin kurulmasında emeği geçen en kıymetli isimlerden. Yalnızca futbola değil sporun her branşına dayanak veren Savaş, “Süper Lig’de iz bırakmak, kalıcı olmak istiyoruz. Medeniyetlerin buluştuğu Hatay’da Avrupa kadrolarının buluşmasını istiyoruz. Ligde her sene üst sıralar için oynayan bir grup yaratmayı hedefliyoruz. Bunu başaracak irade, disiplin ve bilgi birikimine sahibiz” diyor.
Futbolda, başarılı scout sisteminin yanında yanlışsız antrenör yapılanması ve en değerlisi futbolcu fiyatlarının vaktinde ödenmesi, başarıyı getiren en değerli kriterler. Bugün Türk futbolunda tüm bunları tıpkı anda çok az kulüp yapabiliyor.
Olağan bir yandan yarışmak, öbür yandan transfer ettiklerini parlatabilmek de çok değerli. Bakınız Aaron Boupendza. Ülke futbolunda artık ucuza alıp yüksek sayılara satmak da ulaşılması zarurî bir gaye.
Baharat Yolu’nun en keyifli durağı
Gastronomi dediğimizde aklımıza hoş ülkemizden bir çok kent gelir. Her birinin mutfağı birbirinden lezzetlidir elbette. Lakin Hatay, yalnızca ticaret ve göç yollarının değil, lezzetin de kıymetli duraklarından biri…
Çok sayıda medeniyete konut sahipliği yapmasının yanında birçok kavmin göç yollarının üzerinde olması nedeniyle de Hatay mutfağı tüm kültürleri bir ortada bulunduruyor. Türk ve Arap mutfağı başta olmak üzere Baharat Yolu’nun tüm tatları güya bu durakta inmiş üzere.
Bizleri ağırlayanlar ortasında yer alan İlker Ersil, seyahatimiz boyunca gastronominin tüm ayrıntılarını aktardı. Yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın birçok gurmesini ağırlamış Hatay’da, bilhassa Uzunçarşıda’daki lezzetlerin tadılmasını tavsiye edebilirim. Tepsi Kebabı, Kaytaz Böreği, Humus, Kabak Tatlısı, Biberli Ekmek, Belen Tava, Çökelek Salatası, Şişperek ve Kömbe en önemli bilinen lezzetleri.
Gözyaşı şişelerinin öyküsü
Düşünün bir deplasmana gidiyorsunuz; içinde futbol var, gastronomi var ve bir de tarihin tozlu sayfalarında bir seyahate çıkıyorsunuz. Tarih diyoruz fakat gördüklerimizden sonra tarih öncesi de diyebiliriz. M.Ö. 100 binli yıllara kadar giden bir tarihten bahsediyoruz. Orta paleolitik periyottan yakın tarihe kadar birçok medeniyete mesken sahipliği yapan Hatay’dan çıkan tarihi yapıtları görmek için, Hatay Arkeoloji Müzesi’ne gitmeyi ihmal etmedik.
Her bir yapıtın farklı kıssasını yaşıyorsunuz. Gözyaşı şişeleri, herhalde en acıklısıydı. Minik minik şişelere gözyaşı dökülürmüş Ölen kişinin mezarına bırakılırmış. Bak bu bu kadar insan senin için ağladı diye. Mozaiklerden, lahitlere kadar. Bütçesi yetenlerin mezarları ile zenginlerin mezarları ortasındaki farka bakınca, sınıf farkı göze çarpıyor lakin içlerine baktığınızda pek bir fark göremiyorsunuz.
Bize rehberlik yapan Araştırmacı Tarihçi Osman Zafer Yavuz, her bir yapıtın kıssasını büyük bir titizlikle anlatıyordu. Antakya Lahdi, Sevinçli İskelet Mozaiği ve Kral Şuppiluliuma Heykeli müzenin en kıymetli yapıtları ortasında yer alıyor. Beşikli Mağara, Titus Tüneli, St. Pierre Kilisesi de kentin en değerli tarihi yerleri öne çıkıyor.
Milliyet
