Eğlenceli paylaşımları ve eşi Eser Yenenler’i tiye alan göndermeleriyle isminden sıkça kelam ettiren Berfu Yenenler, son olarak birinci sunuculuk tecrübesini yaşadığı Miss Turkey 2021’de yaptığı ‘çocuk’ latifesiyle gündeme geldi. Instagram’da bir milyondan fazla takipçisi olan ve kendini ‘içerik üreticisi’ olarak tanımlayan Yenenler; toplumsal medyada aldığı tenkitlerden Eser Yenenler ile münasebetine, meslek gayesinden Altın Kelebek adaylığına, influencer yararından çocuklarıyla ilgili gelecek planına dair her bahiste çarpıcı açıklamalar yaptı.
2015 yılında düzenlenen Miss Turkey müsabakasında dördüncü seçilen Berfu Yıldız, 2019’da oyuncu Eser Yenenler ile dünyaevine girmişti. 26 yaşındaki tescilli hoş, tıpkı sene bebekleri Kuzey’i kucağına almış, Mete ismini verdikleri ikinci bebekleri ise geçtiğimiz mart ayında dünyaya gelmişti. Memnun bir evlilik sürdüren Berfu Yenenler, Milliyet.com.tr Cadde müellifi Emre Kara’ya konuştu. İşte hakkında merak edilenleri anlatan Berfu’nun keyifli röportajı…
Üzerinden çok vakit geçmedi. Miss Turkey 2021’de eşiniz Eser Yenenler ile sunuculuk yaparken o malum cümleyi kurdunuz: Kendimi ne vakit sana bıraksam bizim çocuğumuz oluyor.
Cinsel bir iması ya da bel altı olmayan bir latifeydi. Büsbütün iyi niyetle yapılmış, daha evvel provalarda da kendi ortamızda bulup yaptığımız bir latifeydi. Eser ‘Evet bu latife hoş, yapabilirsin’ dedi, ben de yapmak istedim.
Reaksiyon almasına şaşırdınız mı?
Bu kadar reaksiyon almasına çok şaşırdım! Yansıyı alan latifeden fazla bir bayanın bu türlü bir latifeyi yapıyor olması, kocasının yanında yapıyor olmasıydı. Olağandışı karşılamıyorum ancak fazla büyütüldüğünü düşünüyorum. Biz Eser’le çok rahat karakterler olduğumuz ve bunu da dışarıya çok belirli ettiğimiz için güya biz hiç alınmayız ve her yaptığımızla tenkide bu kadar açığız üzere algılanıyor.
“KADINLAR DA LATİFE YAPABİLİR”
‘Şaka’ dediğiniz magazin tarihinde uzun yıllar yer edebilir, bu cümle bir küme insan için gaf olarak algılandı. Sizin için birinci sunuculuk heyecanınızın yol açtığı ‘bir canlı yayın kazası’ diyebilir miyiz?
Mutlaka bir canlı yayın kazası değil, gaf değil, patavatsızlık hiç değil. Şuurlu olarak yapılmış bir latife. Bir haftadır prova alıyorduk, orada da yaptık. Daha evvel de tıpkı latifeyi arkadaşlarımıza yapmıştık. Onlarla da test ettik, güldük. Magazin tarihinde uzun yıllar yer edecek kadar büyük bir cümle değil bence. Bizim için komik olan şeyden, diğerleri rahatsız oluyorsa evvel neden rahatsız olduklarını sorgulamaları gerekir.
Linç etmeye varacak kadar büyütülen neydi sizce?
Bence Türkiye’de gereğince komedyen bayan yok ve kendi olarak var olan çok az bayan var. Bu yüzden bayanların açık kelamlı ve kendisi üzere olmasına gereğince açık değil şimdi Türkiye. Hem buna gerek olduğu için hem de benim kuşağım bu bahse daha olumlu olduğu için beşerler da alışacaklar bence. Bayanlar da latife yapabilir. Bu türlü hususlar hakkında konuşabilir ki bu o denli konuşulmuş bir bahis da değildi orada. Bayanlar kendi ortalarında bu bahisleri konuşuyorlar lakin diğerlerinin yanında ve toplum içinde konuşmak ayıp üzere algılatılıyor. Ben rastgele bir mevzuyu da lisana getirmedim ancak ya getirirse paniğinden bile beşerler bence inanılmaz linçlemeye başladılar. Fotoğrafımı sansürleyerek verecek kadar. O kadar anlamsız!
Bir daha yarış sunsanız bu türlü bir cümleyi sizin tabirinizle latifeyi tekrar kullanır mısınız?
Natürel ki de kullanırım, yaptığım latifeden hiç pişman değilim. Pek komikti, çok güldük. Zekasına güvendiğimiz bir sürü arkadaşımız da çok komik olduğunu onayladı. Yeniden olsa yeniden yaparım. Daha öteki latifeler da yaparım. Bayanlar latife yapabilir, bayanlar komik olabilir. Bunu bu kadar büyütmenin manası yok. Güya yalnızca erkekler latife yapabilir, erkekler argo konuşabilir! ‘Bu bayanlara yakışmaz’, ‘kadınlar neden latife yapsın ki, çok irite durur’ tadında zihniyetler varsa bence çabucak değiştirmeye başlasınlar. En azından beni takip etmek isteyenler ya da edenler bunu değiştirebilirler.
Sizi ziyadesiyle destekleyen ve ardınızda duranlar da oldu.
Esasen aldığım dayanak, yediğim linçten daha büyüktü. Bence linç olmasına bile şaşırmıştır beşerler.
“DAHA HOŞ ŞEYLER YAPACAĞIM”
Sonrasında “Bana bu yolu açtığın için teşekkürler kocam” notuyla biten bir açıklama yapmıştınız. Berfu Yenenler yeni bayan sunucumuz mu oluyor?
Hiç bayan sunucu olmak üzere bir emel ya da rekabet içinde değilim. Eser’le birlikte, ona güvenerek sahneye çıktım. Yoksa benim mesleğim değil, sunucu olmak ismine eğitim de almadım. Kendim olarak var olabildiğim için, kendim olarak sahnede çıkıp bir şey sunmamı isterlerse düşünülebilir, benim ne yapabileceğime bakılır. O biçim bir yol izleyebilirim yalnızca. Lakin daha hoş şeyler yapacağım. Daha bana yakıştığını düşündüğüm diğer şeyler olacak.
“ÇOCUK YAPMAK İÇİN NEDEN BEKLİYORUZ?”
11 Nisan 1995 doğumlusunuz. Çok genç yaşlarda evlendiniz ve anne oldunuz. Erkenden bir aile kurmak planlarınızda var mıydı, her şey tesadüflerle mi şekillendi?
Ben çok anaç bir beşerim. Geniş bir ailede büyüdüm, kardeşimi büyüterek de büyüdüm. Ailemle hiç kopuk olmadım. Çocukları çok seviyorum. Kalabalık içinde pazar günleri yapılan aile kahvaltılarını, birlikte sinemaya gidilen aile aktivitelerini daima çok sevdim. O yüzden erken yaşta kendi ailemi kurup, o denli bir aile yapısının modülü olmak istedim. Daima o denli bir hissiyatım vardı. Lakin bu türlü bir hissiyatla rastgele biriyle evlenip çocuk yapılmaz. Eser’le tanıştığımız birinci gün evlenmekle ilgili konuşmuştuk. Evlendik ve ‘çocuk yapmak için neden bekliyoruz?’ dedik, çocuk yaptık. Sonra ‘ikinci çocuğu yapmak için neden bekliyoruz?’ deyip onu da yaptık. Yani çok memnunuz büyük bir aile olmaktan ve sevgimizin çoğalmasından. Hiçbir şey tesadüf değildi.
Sanayi mühendisliği okudunuz. Bu işi hiç yaptınız mı?
İki defa staj yaptım sanayi mühendisi olarak. Babam da sanayi mühendisi. Bütün mühendislere çok hürmetim var lakin benim karakterimle çok uygun bir meslek değil. Yalnızca kazanabildiğim için okula gittim. Birçok insan kazandığı kısmı okumak istemiyor ya da bitirse bile o mesleği yapmak istemiyor ve öbür şeylere yöneliyor. Ben de onlardan bir tanesiyim, çok isteyerek okumadım. Sanayi mühendisliği çok iyi bir meslek olduğu için bana fazladan bir artı olur diye düşünmüştüm.
“HİÇ KİMSE MAAŞINI DÜŞÜNEREK MESLEK SEÇMEMELİ”
Evlendikten sonra modelliğe orta verdiğinizi okumuştum. Şu an içerik üreticiliği yapıyorsunuz.
Hiç modellik yapmadım. Defileye çıktım lakin model olarak değil. Yalnızca o denli bir teklif geldiğinde denemek istedim. Model olabilecek biri değilim. Şu an hem Youtube’a hem de Instagram’a içerik üreticisiyim. Tahminen daha sonra televizyona yahut dijital platformlara düşünüyorum. Kendim olarak var olmak istediğim için ve şu anda onu yapıyorum. Bunu nereye daha iyi kanalize edebilirsem ve neresi bana daha yararlı olabilecekse onu yapmak istiyorum. Hiç kimse maaşını düşünerek meslek seçmemeli. Ben de maaşını beğendiğim için ya da karı çok yüksek diye durup aniden görüntü üretmeye başlamadım. Buraya yönlendim, baht yapıtı karşıma bu çıktı ve kapılar açıldı. Yeteneğim bu istikamette daha fazla ortaya çıktığı için daha başarılı oldum.
Ürettiğiniz içerikleri yalnızca eğlenmek gayeli mı, yoksa büsbütün bir meslek planı dahilinde profesyonelce mi tasarlıyorsunuz?
Büsbütün bir meslek planında ve daha da profesyonel olması için daima uğraşarak tasarlıyorum. Hiçbir şeyi apansızın ‘şu çok hoş gözüküyor’ diye çekmiyorum. Hepsi üzerine düşünülmüş, planlanmış şeyler. O yüzden bir sene içinde bu kadar büyük bir kitleye ulaşıp bu kadar gerçek işler yaptığımı ve başarılı olduğumu düşünüyorum.
Medyada olmanın geliri bir sanayi mühendisliğinin maaşından daha mı cazip sizin için? Yoksa çocuklarınız olduğu için mi mantıklı geliyor? Bu soruyu tıpkı vakitte başı karışık, arayışta olan genç akranlarınız ismine da soruyorum.
Bu işten çok uzun müddet para kazanmadım. Daha yeni yeni net para kazanıyorum. Lakin bir ay ile öteki ayın geliri tıpkı olmuyor. Kimse maaş üzere bir şey kazandığımı düşünmesin katiyetle. Çocuklarımın olmasıyla içerik üreticisi olmamın hiçbir alakası yok ancak çocuklarım benim hayatımın bir modülü olduğu için bazen birlikte de bir şeyler paylaşabiliyoruz. Bazen onların güvenliğini ve özel hayatını gözeterek çok paylaşmıyorum fakat bu mesleği yaptığım için çocuklarıma daha fazla vakit ayırabiliyorum. O yüzden çocuklarımın bahtı bu. Yoksa 08:00-18:00 çalışan bir mühendis de olabilirdim. Bu türlü de bir sürü çocuk büyüten anne var. Onları da sahiden kutluyorum, çok güç bir şeyi başardıkları için. Başı karışık genç akranlarıma söyleyebileceğim şey; ‘sadece maaş almak uğruna bir meslek seçmeyin’. Umarım sevdikleri şeyi bulabilirler ki bu sahiden çok sıkıntı bir şey. Umarım sevdikleri şey yetenekleriyle yanlışsız orantılıdır ve tüm bunlar onlara çok hoş kapılar açar. Hepsinin tıpkı anda denk gelmesi çok sıkıntı.
“ALTIN KELEBEK ADAYLIĞI ÇOK BÜYÜK GURUR”
Altın Kelebek ödül merasiminde de ‘En İyi İçerik Üreticiliği’ kategorisinde aday gösterildiniz. Kazanırsanız nasıl bir katkısı olur size?
Çok memnunum. Çok çalışıyorum ve hakikaten dışarıdan bu türlü gözükmediğinin farkındayım. Yakın etrafım bile bana ‘napıyorsun ki yalnızca bir şeyler çekiyorsun, influencerlar ne iş yapar?’ diyor. Ben yalnızca influencer olduğumu da düşünmüyorum, o yüzden ‘içerik üreticisiyim’ diyorum. Çok çalıştığımı insanlara kanıtlayamam. Çok fazla baş yoran ve muvaffakiyet hırsı çok fazla olan bir beşerim. Bu bana ziyan verebilecek noktaya kadar gidebiliyor. Eser bu bahiste daha tecrübeli olduğu için bunu onunla dengeleyebiliyorum. Aldığım her ödül benim için çok kıymetli ve emeklerimin karşılığı oluyor. Altın Kelebek ekstra çok pahalı bir ödül. Geçmişi çok fazla olan, çok bedelli insanların iştirak sağladığı ve çok emek olan bir ödül merasimi. Yalnızca aday gösterilmem bile çok büyük bir gurur. Bir sene evvel bunların hiçbirini hayal edemezdim. O yüzden çok memnunum geldiğim noktadan.
Artık biraz aile hayatınıza gelmek istiyorum. Eser Bey’de bulduğunuz birinci şey ne oldu? O kimya nerede tam tuttu da siz evlendiniz.
Birinci buluştuğumuz gün o kimya tuttu. Hani ‘evleneceğin insanı gördüğün vakit anlıyormuşsun’ efsanesi vardır ya. O nitekim doğru! Biz Eser’le karşılaştık, buluştuk sonra sarıldık ve sarıldığımız vakit daha evvelden tanışıyor üzereydik. Hiç yabancılık çekmiyoruz birbirimize. Birbirimizin varlığından rahatsız olmuyoruz, birimizin yaptığı şey öbürüne batmıyor. Birebir lisandan konuşuyoruz ve her şeye birebir bakış açısıyla bakıyoruz. Bizim hayallerimiz bile ortak. Güldüklerimiz, düşündüklerimiz… Biz birbirimizle yapboz modülleri üzere tık diye uyduk. O yüzden çabucak anlaşılıyor bu.
Flört periyodunuzun heyecanları tıpkı halde devam ediyor mu?
Flört devrimizin heyecanları birinci başlarda daha farklıydı. O vakit birbirimizin tansiyonunu da ölçüyorduk. ‘Böyle yaparsam nasıl reaksiyon verir?’ diye, o vakit daha gelgitliydi. Artık daha oturaklı, yolunda giden heyecanlar yaşıyoruz. İtimat duygusu çok yüksek olduğu için kendimi daha konforlu hissediyorum. Birinci vakitlerde da çok tutkuluyduk, artık de çok tutkuluyuz. Çok şükür iki çocuk olmasına karşın onu kaybetmemeyi başardık.
“ESER’İN BANA BİR TANE ÇİÇEK ALMIŞLIĞI YOK”
Eser Beyefendi sürprizli biri mi, çiçek alır mı mesela ya da bir yerlerde şaşırtan sürprizler yapar mı? ‘Romantik mi?’ diye soruyorum yani.
Hiç romantik değil, hiç sürprizli biri değil, hiç çiçek de almaz. Hatta şu ana kadar bana bir tane çiçek almışlığı yok. Şaşırtan şeyler de yapmaz. Ben yalnızca ‘Şöyle bir şey mi yapsak?’ derim, Eser onu planlar. Ben sürpriz yaparım. Romantik taraf benim.
Konutta son kararları veren kim? Yoksa hayat müşterek mi?
Meskende son kararları veren benim, birinci kararları veren de benim, karar veren benim genel olarak. Eser çok kararsız biri, planlara uyma taraftarı biri. Çok güvendiği için de bu kadar rahat davranıyor diye düşünüyorum.
Çocuklarınız için bir gelecek tasarlıyor musunuz, yoksa hayatı keşfedip yollarını büsbütün onların mı çizmesini istersiniz?
Olağan ki aşikâr bir standardın altına düşmemeleri için onlar ismine tedbir alarak bir şey yapıyorum. Şu okula gitmeli, şu mesleği yapmalı, şu okulda altı tane lisan öğretiyorlarmış, burada keman, piyano, fotoğraf ve futbol eğitimi veriliyormuş da o yüzden oraya gitmesi lazım! Çocukların bütün donanımlara sahip olmaları telaşında değilim. Kendilerini keşfetmelerine imkan sağlayacak bir hayat hayal ediyorum onlar ismine. Onu sağlamak için de kendi standartımı ve onların standardını yükseltmek istiyorum. Aslında tasarladığım şey tam olarak bu.
“BOĞULUYOR ÜZERE OLMUŞTUM”
Genç yaşta anne olmak, genç ve başarılı bir bayana nasıl hissettiriyor. Hiç ‘ya yapamazsam’ tedirginlikleri yaşatıyor mu?
Bilhassa birinci hamileliğimden sonra, birinci anne olduğum periyotlarda hakikaten çok zorlandım. Zira hiç daha evvel tatmadığım bir his ve bilmediğim bir alanda apansızın yüzmeye çalıştım. Güya boğuluyor üzere olmuştum. Lakin artık, evvelce o boğulmamak için çırpındığım denizde gemiyle seyahat yapıyormuşum üzere. Artık gideceğim yolu çok iyi biliyorum, dümende de ben varım. Kendimi yönlendiriyorum. Tedirginliklerimin üstesinden nasıl gelebileceğimi çok iyi biliyorum. Çok fazla fedakârlık gerekiyor, onlar için de çok çalışıp uğraşıyorum. Daha güzeli nasıl olur diye çok düşünüyorum. Çok memnunum aile olmaktan ve çocuklarımın olmasından. Genç yaşta olmasından ve tüm gücümü onlara harcayabiliyor olmaktan. Çok şanslı hissediyorum.
Milliyet
