İstanbul Boğazı tekrar denizanalarının istilasına uğradı. Arnavutköy, Ortaköy ve Bebek kıyıları büyüklü küçüklü denizanalarıyla beyaza büründü. Denizanalarının yoğunluğu havadan da görüntülendi. Kıyıda balık tutan balıkçılar, denizanalarının çokluğundan keder yandı, oltaya balık yerine denizanası geldiğini belirtti. Etraf sakinleri ise, denizdeki ağır kirlilikle birlikte denizanalarının ortaya çıkardığı görüntüyü manzara kirliliği olarak kıymetlendirdi.
“BU MEVSİMSEL BİR OLAY”
Denizanalarındaki artışı mevsimsel bir olay olarak, tıpkı vakitte da yıllarca yapılan yanlış uygulamaların sonucu olarak pahalandıran İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, “Bu mevsimsel bir olay. Denizanasının bu kadar çok olması, onlarca yılın bir sonucu aslında. Yalnızca 1-2 yılın ya da plastik sorunu nedeniyle olan bir şey değil. Onlarca yılın, yanlış yapılan uygulamaların bir sonucu. Biz artık bu sonucu yaşıyoruz. Görünüm şu an olağan zira denizanaları Marmara
“AŞIRI BALIKÇILIK DENİZANALARININ ÇOĞALMASINA NEDEN OLUYOR”
Birtakım balık cinslerinin denizanaları üzerinden beslendiğini belirten Prof. Dr. Okyar, “Denizanalarını en çok etkileyen faktörlerden bir tanesi, çoğalmalarına neden olan nedenlerden bir tanesi çok balıkçılık. Zira çok balıkçılıkla birlikte siz denizanalarının ekosistemdeki yerlerini yok ediyorsunuz. Denizanaları, balıkların öncelikli olarak yumurta ve larvalarını tüketiyor. Örneğin denizanaları üzerinden beslenen uskumru balığı. Marmara’da var mı? Çok balıkçılık sebebiyle artık kalmadı. Çok az, çıkmıyor. Uskumru balığı denizanaları üzerinden beslenir. Siz artık bu balığı denizden çekerseniz, yok ederseniz, kalmaz. Çaça balığı var denizanaları üzerinden beslenir. Doğal olarak siz bu canlıları ekosistemden çektiğinizde, mevcut bütün ekosistem denizanasının yararı istikametinde gelişiyor. Zira üzerinden beslenen rastgele bir canlı yok, ona baskı yapacak rekabet yapacağı bir canlı yok. O yüzden artış göstermeye başlıyor” formunda konuştu.
“KALICI BİR TAHLİL BULMAMIZ GEREK”
Tüm kurumların bir ortaya gelerek ortak bir çalışma yürütmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Okyar, “Yerel idareler olsun, bakanlıklar olsun, üniversiteler olsun birlikte çalışmamız gerekiyor. Bir ortaya gelip tahliller üretmemiz gerekiyor. Tek bir kurumun bu mevzuyu çözmesinin imkanı yok. Daima birlikte araştırma sonuçlarımızı ortaya koyacağız. Neler yapılmalı, neler yapılmamalı, konuşmalıyız. Daha sonra da gerek balıkçılar olsun, gerekse deniz etrafında yaşayan beşerler bilinçlendirilerek bir program oluşturmamız gerekiyor. Tüm Marmara Denizi için denizanasına yönelik kurtarma programı üzere bir şey yapabiliriz” diye konuştu.
“BALIKLARI OLTADAN DÜŞÜRÜYOR”
Yıllardır İstanbul Boğazı’nda balık tutan Mehmet Sarıyıldız, “Bu sene çok fazla denizanası vardı. Denizin ne sorunu varsa artık, bu türlü oldu. Büyük ihtimalle büyük bir kirliliğin sonucu bu. Bu sene çok çok fazla öteki yıllara nazaran. Bizi de etkiledi. Balık tutarken balıkları oltadan düşürüyor. Yani o kadar ağır. Öbür yıllarda bu kadar yoktu. Her geçen gün denize bir şey vermiyoruz, daima denizden alıyoruz. O yüzden deniz kirliliğinin yol açtığı bir durum bu” tabirlerini kullandı. Bir öbür olta balıkçısı da “Deniz çok kirli. Kirlilikten ötürü da denizanaları oluyor. Denizanası olsa tekrar iyi her türlü çöp var. Oltayı çekerken balıkları düşürüyor denizanaları. İğnelerle denizanası tutuyoruz. Oltayı onlara sallıyoruz” dedi.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı
Haberler.com
