Gaziantep Üniversitesi Hoş Sanatlar Fakültesi Klasik Türk Sanatları Kısmı Öğretim Vazifelisi Remzi Öztürk, çocukluktan başladığı kuyumculuk mesleğini hem usta hem de akademisyen olarak sürdürüyor.
Mersin’de mesleğe adım atan 45 yaşındaki Öztürk, lisede kuyumculuk kısmı okuduktan sonra Marmara Üniversitesi Kuyumculuk Takı Tasarımı Kısmında ön lisans eğitimi aldı.
Daha sonra Mersin Üniversitesinde alanında lisans eğitimini tamamlayan Öztürk, akabinde Gaziantep ve Gazi Üniversitesinde yüksek lisans yaptı.
Gaziantep Üniversitesinde 12 yıldır öğretim vazifelisi olarak çalışan Öztürk, 2013’te gümüş işlemecisi olarak Kültür Bakanlığı Araştırma Genel Müdürlüğü Yaşayan İnsan Hazineleri Kültürel Miras Taşıyıcısı unvanını aldı.
“Okurken Kapalıçarşı’daki ustaların yanında çalıştım”
Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 12 yaşında mesleğe adım attığını, Mersin’deki ustası Salim Yılmaz’ın yönlendirmesiyle eğitmenlik yapmaya karar verdiğini söyledi.
Hem usta hem de eğitmen olmanın gururunu yaşadığını aktaran Öztürk şöyle devam etti:
“Eğitim hayatımda daima birincileri yaşadım. Lisede kuyumculuk okurken bize ‘altın çocuklar’ derlerdi. Türkiye’nin birinci öğrencileri olduğumuz için o tanıma yakışmaya çalıştık. Marmara Üniversitesinde bizim kısım birinci kez ön lisans olarak açıldı. Mersin’de birinci sefer açılan lisans programına girdim ve birincilikle mezun oldum.”
Kuyumculuk alanında kendisini yetiştirmek için her vakit çok çalıştığını lisana getiren Öztürk, İstanbul’da okurken Kapalıçarşı’daki ustaların yanında çalıştığını, mesleksel manada onlardan çok şey öğrendiğini lisana getirdi.
“Benim yetiştirdiğim kesinlikle beni geçmeli”
Üniversitede eğitim vermeyi çok sevdiğini lakin ustalığın daha evvel geldiğini tabir eden Öztürk şöyle devam etti:
“Akademisyenlik, öğretmenlik işin en keyifli kısmı lakin ben öncelikle kuyumcuyum. Kuyumculuk asırlarca usta-çırak alakasıyla gelişmiş. Hiç akademik, okul boyutu olmamış. Birçok mesleğin okulu açılmış lakin kuyumculuğun daima usta-çırak alakasıyla geliştiğine inanılmış. Birçok öğrencim bu nedenle bana ‘ustam’ der. Akademisyen olmak hoş bir olay. Her daim öğrenmeye açıksınız. Ancak ustalık çok iyi bir mertebe ve usta sözünün altını çok doldurmanız gerekir. Ustam ölene kadar ustayım diyemedim. El vermek üzere. Benim yetiştirdiğim kesinlikle beni geçmeli. Benden daha iyi olmalı. O yüzden ustalarımın aldığı keyfi artık daha iyi anlıyorum. “
Öztürk, diziler, fuarlar sayesinde takılara ilginin arttığını, öğrencilerin de kısma isteyerek gelmesi nedeniyle kuyumculuk mesleğine ilginin arttığını belirterek 50-60 yaşında bile öğrencileri olduğunu vurguladı.
Gaziantep’in kuyumculuk manasında altyapısının çok güçlü olduğuna dikkati çeken Öztürk, komşu kent Kahramanmaraş’ın da bu alanda değerli bir yere sahip olduğunu lisana getirdi.
Öztürk, her iki kent ortasında bir rekabetin olduğunu anlatarak bu rekabetin de tesiriyle güçlenen bölümün Orta Doğu pazarında değerli bir yer edindiğini kelamlarına ekledi.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Feride Pelin İnal
Haberler.com
