Uzmanından uyarı: Dolgular yaşlanmanın ciltte meydana getirdiği hasarları gideriyor

0 2 2 dakika okuma süresi

Ameliyatsız estetik denince akla birinci gelen uygulamalardan dolgular, yaşlanmanın ciltte meydana getirdiği hasarların giderilmesinde de kullanılıyor. Uzmanlar, dolguların şekillendirmeden çok cilt yapısını iyileştiren bir uygulama olduğuna dikkat çekti.

Sıhhat teknolojilerinin gelişimine paralel olarak günümüzde birçok estetik uygulaması yapılıyor. En sık tercih edilen uygulamaların başında ise toplumda bilhassa yüzündeki rastgele bir bölgenin görünümünden mutlu olmayan lakin bıçak altına da yatmak istemeyen bireylerin başvurduğu dolgu uygulamaları geliyor. Uzmanlar ise dolgu uygulamalarının sırf şekillendirme için yapıldığı tarafında yanlış bir kanı oluştuğuna dikkat çekiyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Hande Ulusal, “Toplumdaki genel kanının tersine dolguların tek tesiri şekillendirme değildir, tıpkı vakitte cildin gençleşmesini sağlar. Dolgular cildin cinsine, yaşına, daha evvel geçirdiği süreçlere ve gençleştirilmek istenen bölgenin gereksinimlerine uygun olarak uygulandığında cilt için bir tedavi niteliği de taşır” dedi.

“YAŞLANMAYLA OLUŞAN CİLT HASARLARINI GİDERİYOR”

Cildin çevresel ve genetik faktörlere bağlı olarak yaşlandığını belirten Dr. Hande Ulusal, ciltte meydana gelen hasarların dolgu uygulamalarıyla giderilebileceğini belirtti. Hande Ulusal, “Genetik ve çevresel faktörler yaşlanma sürecini belirler. Bu süreçte bilhassa cildimize sıkılık ve esneklik veren kollajenin yapısı bozulur ve hasar görür. Elmacık kemiklerinin dolgunluğu azalır, yanaklarda boşalma ve aşağı sarkma meydana gelir, burnun olduğundan daha fazla derinleşmesi üzere durumlar ortaya çıkar, gülme sınırları barizleşir, sigara çizgileri daha net bir halde görünür, dudakta kasılma ve ağız kenarında sarkma üzere imgeler oluşabilir. Hyaluronik asit ise dolgu uygulamalarında en çok kullanılan dolgu hususudur. Cildimiz yaşlandıkça hyaluronik asit ölçüsünde da azalma meydana gelir. Dolgu uygulamalarında, hyaluronik asit, küçük iğneler yardımıyla cilt altındaki sorunlu olan yerlere enjekte edilir. Jel kıvamındaki hyaluronik asit cildin su tutma kapasitesini artırarak yoğunluk sağlar ve cildi iyileştirir” tabirlerini kullandı.

“TEDAVİ EDİCİ ÖZELLİĞİ DE BULUNUYOR”

Dolguların ciltteki mevcut kusurları kapatmasının yanı sıra tedavi edici özelliği olduğuna da dikkat çeken Hande Ulusal, “Hyaluronik asit, cildi pürüzsüz ve esnek tutmaya yardımcı olur, akne izlerini önler, dokuların tamir edilmesini ve elastikliğin korunmasını sağlar. Bu özelliği sayesinde cildin yaşlanmasının da önüne geçer. Birebir vakitte kollajen liflerinin oluşumuna ve bakımına yardımcı olur, cilt iltihabı ve tahriş ile savaşır. Öte yandan yaşlandıkça hücre mitoz suratı azalır, bu sebeple hücresel yenilenme ve tamirat süreci de yavaşlar. Hyaluronik asidin varlığı, bu durumu bilakis çevirmede de kıymetli rol oynar. Kaş ortası, nazolabial bölge ve dudak üstündeki dikey çizgiler ise en sık uygulama alanlarıdır” dedi.

“PÜF NOKTA BÜTÜNSEL YAKLAŞIM”

Dolgu uygulamalarında hastanın şikayetçi olduğu meseleleri tetikleyen sebepleri bulmanın kritik kıymet taşıdığının da altını çizen Hande Ulusal, “Hastaya yapılacak dolgu sürecini hastanın doku kalitesi belirler. Dolgu uygulamalarından en sağlıklı sonucu almak ise yalnızca hastanın lisana getirdiği sıkıntıya yönelik süreç yapmaya değil sorunun temelinde ne olduğunu saptayarak gerekli takviyesi vermeye bağlıdır. Yani bütünsel bir yaklaşım benimsemek gerekir. Bu kapsamda geliştirdiğimiz ve Sihirli Dokunuş olarak isimlendirdiğimiz Magic Touch metodu ile 45 yaş altı için Princess Touch ve 45 yaş üstü için Queen Touch olmak üzere iki farklı yaklaşım benimsiyoruz. Cildin nelere gereksinimi olduğunu belirliyor, hastanın kusurlarını kapatmaktan çok cilt kalitesini düzeltecek uygulamalardan hastaya özel bir kombinasyon oluşturuyoruz. Böylelikle sorunu değil, onu tetikleyen faktörleri ortadan kaldırarak ciltteki gençleşmenin uzun mühlet kalıcı olmasını sağlıyoruz” diye konuştu.