Üstün Lig’de 10. hafta maçında Fenerbahçe maçın son kısmında yediği goller sonrası Alanyaspor’a 2-1 mağlup oldu. Hezimet sonrasında taraftarlar istifa reaksiyonunda bulunurken Aziz Yıldırım çıkışı geldi. Milliyet Gazetesi muharriri Mustafa Anıklı köşesinde haftayı kıymetlendirdi.
“FENERBAHÇE BU TÜRLÜ BİR DURUMU HAK ETTİ Mİ?”
Koeman geldi, olmadı; Erol Bulut geldi, rahatı bulmadı. “Bizim çocuk” dedikleri Emre Belözoğlu misyon aldı, “çırak” çıktı. Pereira işe başladığında, “En uygunu bu… Ligi bilen, Fenerbahçe’yi bilen biri” diyenler, Portekizli teknik adamın, Çin’de rüştünü ispat ettiğini mi düşünüyorlardı sanki? Ya da Pereira, Türkiye’den ayrıldıktan sonra ne yaptı da, tekrar Fenerbahçe’yi hak etti! Yahut Fenerbahçe bu türlü bir durumu hak etti mi?
“YÖNETİCİLER BİR GÜN YOLLARSA ŞAŞIRMAMAN GEREKİR”
10 maçlık Üstün Lig macerasında 6 galibiyet, 3 mağlubiyet gördü Pereira ve Fenerbahçe… Hangi Fenerli bu muvaffakiyet ortalamasıyla övünüp, Alanya hezimetinden sonra, “İyi oynadık lakin…” diyebilir? Aldığın 6 galibiyetin yüzde 50’si kadarında boyun bükersen, “Rakip yarım puanı bile hak etmedi” diyerek dudak bükersen, sarı-lacivertli yöneticiler bir gün kulağını büküp yollarsa şaşırmaman gerekir.
‘NE KADAR ‘SEVİYESİZ!’ BİR AÇIKLAMA’
UEFA Avrupa Ligi’ni kazanacak düzeyde olmadığını söylüyor Pereira… Ne kadar “seviyesiz!” bir açıklama… Kimse senden, zati Avrupa’da kupa beklemiyor. Ancak sen buna, ligdeki şampiyonluğu da katacaksan, o vakit “dur” demeyi bilirler.
“AZİZ YILDIRIM KADAR BİLE OLAMADI”
Bu kulübe sportif manasında değil fakat mali olarak büyük emeği geçti Lider Ali Koç’un… “Patron benim” mantığı tahminen makus oldu. 50’ye yakın transferden, fakat bir elin parmakları kadar olanı iyi çıkabildi. Çok eleştirdiği Aziz Yıldırım kadar bile olamadı. Alanda Aziz Yıldırım ikmale kaldıysa, Koç kötü halde çaktı! Sarı-lacivertliler, üç sefer sınıf tekrarı yapan evladından, “Bu sene öteki olacak” diyerek ümitlendi. “Ha oldu, ha olacak!” derken, daha da sıkıntılandı.
“UMARIN ‘MEGA-SON’ İLE KARŞILAŞMAZ”
Geldiği birinci yılda, 11 galibiyet, 10 yenilgi buldu, ikinci yılında ise 15’e 11 oldu. En iyi performansa ulaştığı geçen dönem bile, Beşiktaş ile Galatasaray’ın arkasında üçüncülükle avundu. Tribünde istifa isteyen taraftarına hak veren Ali Koç, bir günlüğüne başkanlık elbisesini üzerinden çıkarsın, elini kalbine koyarak icraatlarının muhasebesini yapsın. Muhakkak vicdan azabı çekecektir. Ali Koç üzere fanatik bir Fenerbahçelinin daha farklı düşünmesi esasen imkansızdır. Trabzonspor deplasmanı dönüşünde, megafonu eline alan ve hocasıyla taraftarının karşısına çıkan Lider Koç, umarım “mega-son” ile karşılaşmaz.
“DALGA GEÇMEDEN YAPAMIYOR”
Fatih Terim, Türk futboluna nefes aldıran, ağızlarda doyumsuz tatlar bırakan bir teknik adam… Yanılgılarıyla, sevaplarıyla Türk futbolunun değerli bir figürü… Beşiktaş derbisinin akabinde söyledikleri ya düşünüp, tartmadan ağzından çıktı, ya da bilmiyordu. Evvel yayıncı kuruluşta anlattı, sonra basın toplantısında… Yedikleri ikinci gol öncesinde Nelsson’a yapılan bir faul var ve sarı kart gerektiriyor. Eyvallah… Sahiden de söylediği hakikat… Lakin Mete Kalkavan için kelamları… VAR hakeminin bunu nasıl görmediğini anlatıyor Fatih Terim… Dalga geçmeden de yapamıyor; o sırada sohbet ettiğinden dem vuruyor. Penaltı yahut kırmızı kart gerektirmeyen faullere yahut sarı kart konumlarına VAR karışabiliyor mu? Kalkavan, bu durum için hakemi uyarabiliyor mu? Bunları kaç teknik adam biliyor hocam?
ERSİN DESTANOĞLU A ULUSAL KADRO’YA…
Son periyotta kaleci konusunda hiç külfet yaşamıyoruz. Tam bilakis, A Ulusal Kadrosu’nun teknik işverenleri, aldıkları ve almadıkları isimler konusunda sorun yaşıyor! Uğurcan Çakır ile Altay Bayındır ortasındaki git-geller yüzünden, hocalar tartışılırken, Beşiktaş kalesinde bulunan Ersin Destanoğlu, 20 yaşında ve onlardan küçük olduğu için, 21 yaş altı ulusal grubunun müdavimi… Fakat Galatasaray derbisinde de gördük ki, Ersin, A Ulusal Kadro için bas bas bağırıyor, “Ben de buradayım” diye… “Kenarda oturacağına Ümit Ulusal Grubu’nda oynasın” mantığını aşacak üzere duruyor Ersin… Haydi Ersin, üstünsün…
“TOKAT’IN İSTİFASINI DEVREYE KOYARKEN RAHATSIZ DEĞİL”
Kulüpler, Merkez Hakem Heyeti’nin çöküşünden ne kadar memnundur bilemem. Liderler, Serdar Tatlı’nın istifasını istemediklerini söylüyorlar. Lakin hakemler konuşurken, onu toplantıya katmamak, Tatlı’yı “sinek ikili” yapmak değil de nedir? Tatlı, buna içerliyor lakin Metin Tokat’ın istifasını devreye koyarken, hiç rahatsızlık hissetmiyor! Serdar Tatlı’nın Tokat’ı yarı yolda bırakmasının da, kulüp ve TFF’nin Serdar Tatlı’yı çağırmamasının da, vardır bir sebebi…
YAPAY ZEKA İLE MAÇ ATAMASI
Neyse, bahsimiz o değil zati… Kulüpler Birliği Vakfı’nın TFF’ye, hakem atamaları için, İspanya’daki yapay zekâ teknolojisini tavsiye ettiği konuşuldu.Şöyle bir hayal edelim ve bu yapay zekaya hangi parametreleri yükleyeceğimizi düşünelim? X hakem, çocukluğunda Y kadronun formasını giymiş. Belirli ki o ekibi tutuyor. X hakemin kuzeni, Y ekibinin maçını yönetirken, olmayacak bir kusur yaptı. O kulüp, bu hakemin sülalesini sevmez.X hakem İstanbul doğumlu lakin tüm ailesi Karadenizli… X hakemin kardeşi Y kadrosunda oynuyor. Babası da daha evvel Z kadrosunda forma giymişti.X hakemin babası, Y grubunda daha evvel antrenörlük yaptı. X, Y bölgesinin hakemi olmasına karşın, eşinin ailesi Z kentinde yaşıyor ve onların da Muhteşem Lig’de ekipleri var. X hakemin en büyük koruyucusu eski bir lider… Makûs de olsa ona dokunulmayacak, maç verilecek. İspanya’da hangi parametreler yükleniyor ve neler yapay zekaya temel oluşturuyor kim bilir? Bugün olağan zekayla atamayı beceremeyenler, yapay zekayla bunun altından nasıl kalkacak sanki?
EN YÜKSEK ORANLARIN ADRESİ MİSLİ.COM
Milliyet
