Giresun’da imali 34 yıldır devam eden Yeşil Mescit’te uzun yıllardır çalışan taş ustaları, büyük taşları şekillendirerek gelecek jenerasyonlara örnek bir eser bırakmak için emek veriyor.
Eynesil ilçesinde temeli 1987’de atılan Yeşil Cami, Selçuklu ve Osmanlı mimarisiyle inşa ediliyor. İnşaatı büsbütün bitirilmemesine karşın 2012’de ibadete açılan cami, iki devrin sentezini barındırıyor.
Batı kapısı, Sivas Divriği Ulu Cami’nin kuzey kapısının 5’te 4 oranında küçültülmüş formuyla inşa edilen Yeşil Mescit’te, Selçuklu örneği mihrap da yer alıyor. Yapının inşasında doğal taş dışında hiçbir beton gereç, süslemelerde ise fırça ve boya kullanılmıyor.
Üretimi uzun müddettir devam eden mescitte, ustalar ülkenin farklı yerlerinden gelen taşları titizlikle işleyip belirlenen noktalara yerleştiriyor. İnce personellik istediği için taş ustası sıkıntı bulunan caminin üretiminde 4 usta çalışıyor.
Ayhan Tufanoğlu ile caminin müezzini de olan kardeşi Bahattin Tufanoğlu 31, Kenan Küçüker 25 ve Hayrettin Kibar 11 yıldır mescide emek veriyor. Büyük taşları sanat yapısına dönüştüren ustaları en çok zorlayan ise taşların tartısı.
Ustaların hala 40 metre yükseklikte minaresini inşa ettiği yapıtın 6 yıl sonra tamamlanması bekleniyor.
“Allah bana hem müezzinliği hem de taş sanatı ustalığını lütfetti”
İnşaatında çalıştığı caminin müezzinliğini de yapan Bahattin Tufanoğlu ise taş ustalığını gönül isteğiyle yaptığını belirtti.
Yaptığı işten mutlu olduğunu lisana getiren Tufanoğlu, “Allah bana hem müezzinliği hem de taş sanatı ustalığını lütfetti. Bu yapıtta uzun yıllardır çalışıyorum.” tabirini kullandı.
Tufanoğlu, yapıdaki taşların büsbütün yığma olduğuna işaret ederek, “Duvarların kalınlığı 120 santimetre. Taşlar büsbütün elle işleniyor, onun için de biraz vakit alıyor. Futbol topu kadar büyük olmayan taşlar var lakin 10-15 günde işleniyor. Hem taşın kendi sertliğinden işlemek güç hem de motif meydana getirmek kolay bir şey değil.” değerlendirmesinde bulundu.
“Her geçen gün taş biraz daha ağırlaşıyor”
Ustalardan 50 yaşındaki Kenan Küçüker ise büyük ebatlardaki taşların ince işçilikle işlenmesi gerektiğine dikkati çekerek şöyle konuştu:
“Her geçen gün taş biraz daha ağırlaşıyor, zira gücün kalmıyor. Devamlı birebir taşı işlerken güç tükeniyor. Böldüğümüz taşlar küçük görünse de kaldırırken, çevirirken bir güç gerekiyor. Burada hem Osmanlı hem de Selçuklu sanatını icra ediyoruz.”
Hayrettin Kibar (52) da taş işçiliğinin yanı sıra demir işlerini de kendilerinin yaptığını kaydederek, “Buradaki işlere alıştık, artık bize çok güç gelmiyor. Taşları minare zirvesinde de işlesek, aşağıda da işlesek fark etmiyor.” dedi.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Gültekin Yetgin
Haberler.com
