Kadına şiddete dikkat çekmek isterken ölümden dönen profesör, o anları anlattı: Sadece saliselerle kurtuldum

Bugüne kadar terör, şiddet, orman yangınları, atık, israf, mevt, koronavirüs ve sonsuzluk üzere yeni meseleler ve toplumsal olaylara dikkat çekmek hedefiyle vakit zaman tehlikeli performanslar gerçekleştiren Prof. Dr. Mehmet Kavukcu, sanat etrafı tarafından ‘çılgın profesör’ olarak anılmaya başlandı. Çalışmalarında bazen meskenini bazen kapalı yeri bazen tabutu bazen tabiatta sessiz ortamı ya da fırtınanın koptuğu saatleri seçen Prof. Dr. Kavukcu, yaptığı her performans çalışması üzerinden verdiği bildiri ile ses getirdi.

SANİYELERLE KURTULDU

Prof. Dr. Mehmet Kavukcu, Erzincan‘da bayana şiddet konusuna dikkat çekmek hedefiyle yaptığı buz çalışmasında ise saniyelerle vefattan kurtuldu. Kent merkezinde bayana yönelik şiddete reaksiyon bahisli çalışma yapan Prof. Dr. Kavukcu, enstalasyonun birinci yüzeyine ‘anne’, ikinci yüzeyine ‘şiddet’, üçüncü yüzeyine de ‘aile’ yazdı. Kavukcu, yerdeki buzlara ise ‘kadına şiddet’ yazarak performansına devam ederken, 13 metrelik kulenin en üst noktasından buzun çatlama seslerini duyuldu. Kavukcu, son anda yaptığı atak ile üzerine devrilen buz kütlesinin altında kalmaktan kurtuldu. Kavukcu, ana kütleden kopan büyük ve küçük buz kesimlerinin üzerine devrilmesiyle hafif yaralanarak, Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı.

O ANLARI ANLATTI

Saniyelerle kurtulduğunu belirten Prof. Dr. Kavukcu’nun üzerine buz kesimlerinin düştüğü anlar ise kameralara saniye saniye yansıdı. Vefatla burun buruna geldiğini söyleyen Kavukcu, “Oluşturduğum buz kulesini bayana şiddet üzerine tasarlamıştım. Dökülen buzlar sebebiyle tahminen de bugün yaşamıyor olacaktım. Yalnızca saliselerle hayatımı kurtardım lakin buradaki temel amaç, toplumsal bir sorunu ele almaktı. Bunu buzla anlatmak istedim. İklimin sertliği, buzun soğukluğu birebir vakitte da kendi içinde barındırdığı cazipliği vardı” diye konuştu.

“DÜŞÜNCEM, TESİRLİ ESERLER ÜRETEBİLMEK İSTİKAMETİNDE GELİŞTİ”

Sanatkarın toplumsal hassaslık üzerinden hareket ederek, bir üst lisan bazında da olsa kendi iletisini vermesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Kavukcu, şunları söyledi: “Halka ulaşmanın, halka dokunmanın, halka birtakım sanatsal çalışmalar üzerinden ileti vermenin sanatkarın vazifesi olduğu inancındayım. Bu nedenle yüklü olarak toplumsal problemler üzerine gidiyorum; lakin kimi vakit kişiselleşen durumlar da kelam konusu olabilir. Yeniden yapacağım bahisler bu temalar üzerinde gelişiyor. O günkü toplumsal meselelerde ne var? Terör mü var, şiddet mi var? Bu manada pandemi sürecinin gelişmesine dönük birtakım hazırlıklarım da var. Vefata ramak kalmışken tekrar hayata ulaşmak tabi hoş bir his. Üzerime buzlar dökülürken, mevtle ömür ortasındaki çizgide durmak. Saniyeler içinde de olsa insanı bir anlık muhasebeye itiyor. Oradan sıyrılmak, onların ortasından kurtulmak ve bu türlü bir şoktan sonra da nelerin olup olmayacağını düşünerek hayatı yine şekillendirmek gerektiği fikrine girdim. Vefat ve ömrü bahis alırım daha evvel de aldım. Tabutla ilgili iki performansım oldu. Bunlarda da vefatın daima beşerle yan yana olduğunu söylemeye, vefatı adeta sırtında taşıyan insanı sergilemeye çalıştım. Tabutla bütünleşik bir ömür lisanı oluşturarak yaptım bunu. Bir yandan da o günlerde gerçekleşen terör ve şiddete karşı tükenmişliği barındıran bir durumu tabir etme gayreti idi. Zira vefat insanı durdurmamalı. İnsan toplumla bütünleşik yaşıyor. Yaşadığım bu ölümcül kazadan sonra tabi ki benim niyetim de daha tesirli daha faal eserler üretebilmek istikametinde gelişti zira hayat bir gün sona erecek. Onun için topluma daha tesirli, daha güçlü bildiriler verebilecek birtakım performanslar, birtakım yerleştirmeler peşindeyim. Evvelden tasarladığın projeleri güçlendirerek, tahminen de daha ağırlaşarak, bunları gerçekleştirmeyi amaçlıyorum.”

“BAK MECZUP DEĞİL UZMANMIŞ, DEDİLER”

Mevtten döndüğü son performansında çocuğunun fotoğrafları ve manzaraları izlediği vakit ‘Babama bir şey oldu mu, olmadı mı?’ sorgulaması yaptığını aktaran Kavukcu, “Eşim de benim üzere sanatçı. Anlayışla karşıladı, ‘Ya sana bir şey olsaydı, senin çocuğun var’ üzere iletiler verdi ancak bir taraftan da sanatçı bir kimliği olduğu için ona dönük olumlu karşıladı. Performans risk içeren bir durum. Tüm dünyada olduğu üzere bizde de performans sanatkarları kimi vakit birtakım tehlikelerle karşı karşıya kalıyor; lakin bunu önlem alarak, tedbir alarak da hareket etmek gerekiyor” diye konuştu.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı

Haberler.com